basarili-girisimcilerin-uc-ortak-ozelligi

Başarılı Girişimcilerin Üç Ortak Özelliği

Başarılı Girişimcilerin Üç Ortak Özelliği

Girişimcilik hareketleri insanlığın toplu yaşama geçmesinden günümüze kadar hep hayata ve yaşantımıza yön vermiş, yenilikler sağlamıştır. Bu uzun süreçte belki de binlerce insan girişimcilik dünyasına atılmış fakat bazı girişimcilerin ömrü uzun soluklu olamamış ya da başarılı sonuçlanamamıştır. Günümüzde ise insanlar başkasının şirketi için çalışmaktansa kendi işini kurmayı ve kendi hayallerini gerçekleştirmeyi daha cazip bulmakta. Bu noktada girişimciliği başarı ile sonuçlananların davranışlarını örnek alarak hareket etmek, yeni girişimci adaylarına kolaylık sağlayacak ve yön gösterecektir. İşte sizler bunun için başarılı girişimcilerin üç ortak özelliği yazımızı okumalısınız!

1. Motivasyon

Bir girişimi sürdürülebilir hale getiren en büyük etkenlerden biri girişimcinin inançlı, azimli ve yüksek motivasyona sahip olmasıdır. Sürekli olarak yüksek motive halinde olmanız, devamlılığınız, çevrenizi olumlu etkileyebilmeniz ve sağlıklı düşünebilmeniz için önemlidir. İş hayatında ise belki de en önemli motivasyon kaynağı kazanç sağlamaktır. Fakat girişimcilik sürecinin başlarında kar sağlayamayabilir, hemen ilerleme kaydedemeyebilirsiniz. Bu durumda sizi motive edecek bir mali destek yokken düşüncelerinize yön vererek motivasyonunuzu ve inancınızı koruyabilirsiniz.

Örneğin, Elon Musk girişimcilik yoluna başlarken tüm mal varlığını girişimine dökebilecek bir motivasyona ve inanca sahip olmuş. Elon Musk; motivasyonun her şeyin başlangıcı olduğuna inanmış, sürekli risk almalarını başarmanın her zaman mümkün olabileceği inancına bağlamış ve başarısızlıktan da aslında hiç korkmadığını düşünerek hareket etmiş. Onu bu yüksek motivasyona iten düşünce yapısını yansıtan birkaç sözünü de şöyle bırakalım:

“Gelecekteki hayatın bugünkünden daha iyi olmasını ummak durumundasınız, daha kötü olmasını değil.”

“Azim çok önemlidir. Bir şeyi zorla bırakmanız istenmediği müddetçe o şeyden vazgeçmemelisiniz.”

 

2. Risk Almaktan Korkmamak

Bazen kazanmak için bazı şeyleri kaybetmek ya da bir şeylerden vazgeçmek gerekebilir. Örneğin hepimizin tanıdığı ve örnek olarak gösterdiği Bill Gates, şirketi olan Microsoft’u kurarken büyük oranda riskler almaktan korkmadı. Hedefine daha çok zaman ayırmak ve yoğunlaşmak için üniversiteden ayrıldı. Elbette üniversiteden ayrılın demiyoruz fakat her şeyden eminseniz, girişiminizin başarılı olacağına inancınız tamsa hayalinizi gerçekleştirmek için bazı şeyleri feda etmek bu yolda gerekli olacaktır.

2.Yaratıcı, Yenilikçi ve Stratejik Davranmak

Başarılı bir girişimci olabilmek için yapılmayan bir şeyi yapmak ya da yapılan bir şeyi farklı yollarla yapmak sizi diğerlerinin önüne çıkaracaktır. Bu noktada yaratıcı olmalı, yeniliklere ayak uydurmalı ve stratejik davranmalısınız. Kalıplardan çıkın ve zihninizi özgür bırakın. Fakat sadece inançlı olmak, risk almak yetmiyor. Stratejik davranarak ürününüzü satmayı başarmalısınız. Örneğin Elon Musk, 2013 yılında şirketi iflasın eşiğindeyken henüz yeni ürettiği Tesla Model S arabası yeterince satış sağlayamıyor ve mali sıkışıklığa sebep oluyordu. Araba için müşteriler tarafından binlerce rezervasyon yapılıyor fakat satış oranı yükselmiyordu. Elon Musk maliyetin artmasından ve kar elde edememekten dolayı şirketin fabrikasını piyasadan gizleyerek kapattı. Bunu yapma sebebi ise stokların çoktan şişmiş olmasıydı. Daha sonra ürünü rezerve eden tüm müşteriler tek tek aranarak satışa teşvik edildi. Elon Musk’ın bu stratejisi olumlu sonuç vererek şirketi iflasın eşiğinden döndürdü.

Tuğba Özdemir

Walt-Disney

Walt Disney

Walt Disney Kimdir?

Walt Disney’ in hiç var olmadığını düşünelim. Sevdiğimiz onca karakterin hiç yaratılmadığı, sihirin, ilginç hikayelerin ve sayısız çizgi filmlerin, dünya üzerinde gitmeye can attığımız, hayal dünyamıza yeni renkler katan o eğlence parklarının hiç ortaya çıkmadığı bir dönemde yaşasaydık hayatımız epey sıkıcı geçmez miydi? Eğer cevabınız evetse, Walt Disney’in ilginç hayatını ve girişimcilik yolculuğundaki bu istikrarı nasıl yakaladığını gelin hep beraber inceleyelim.

Asıl adı Walter Elias Disney olan Walt Disney, 5 Aralık 1901 yılında ABD’nin Illinois eyaletinde Flora ve Elias Disney’in 5 çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Dört yaşına geldiğinde ailesiyle beraber Missouri’ye taşındı ve sanata yeteneği olduğunun sinyallerini o yaşlardan itibaren vermeye başladı.

Walt Disney’in Çocukluğu

Küçük yaşlardayken, babasının okumayı çok sevdiği bir gazetedeki çizgi romanları kopyalayarak yeteneğini geliştirmeye odaklandı. Hatta bunu bir iş haline getirip, 7 yaşındayken, sefaletle mücadele eden ailesine destek olabilmek adına çizimlerini satmaya başladı. Bu şekilde küçük kazançlar elde etmesine rağmen oldukça zor bir çocukluk dönemi geçiren Walt Disney’in ailesi ekonomik olarak gerçekten kötü bir durumdaydı. 10 yaşındayken ailesiyle birlikte Kansas’a taşındı. Kansas’ta bir tren garında atıştırmalıklar ve gazete satıyordu. Walt Disney trenlerle o kadar çok vakit geçirmiş olacak ki yarattığı olağanüstü tema parklarda, çocukluğundan başlayan tren sevdasının etkilerini görmek mümkün. Walt, Kansas’ta yaşadıkları dönem boyunca hem okuyup hem garda çalıştı. Bu çok yorucu olsa da bu işi 6 yıl boyunca yaptı çünkü sorumlulukları bazı çocuklarınkinden çok daha farklıydı ve bu süreden sonra ailesi ile birlikte doğduğu yer olan Chicago’ya geri döndüler. 14 yaşındayken katıldığı sanat kursunda çizim yapan Disney, bir yandan okula, bir yandan da Chicago Sanat Enstitüsü’ne gidiyordu.

Mickey Mouse Nasıl Doğdu?

16 yaşında okulu bıraktı ve ambulans şoförü olarak Kızıl Haç Ordusu’nda görev aldı. 1919 yılına kadar Fransa’da Kızıl Haç’ta çalıştıktan sonra Amerika’ya döndü. Amerika’ya döndükten sonra çizim yapmaya devam eden Walt Disney, karikatürlerini çeşitli gazetelere yayınlatmaya çalışsa da çalışmalarını bir türlü beğendiremedi ve tam bu sırada bir rahip, kilisesinin etkinliklerinin resmini çizmesi için Disney’e teklifte bulundu, Walt teklifi kabul ederek küçük bir ücret karşılığında çalışmaya başladı. Aynı zamanda çalışması ve kalması için ona kilise içinde bir oda verildi. Bu kilisedeki odasında bir fare ile birlikte yaşıyordu. Bu fareden her ne kadar korksa da, ona Mortimer ismini taktı ve onu resmetmeye başladı. Bu çizimler, onu ileride dünyanın en ünlü yapımcısı yapacak olan Mickey Mouse çizimleriydi. Yeni karakter son derece özeldi; insani, maceraperest ve  iyimserdi. Walt Disney’in, bu karakteri kendisinden esinlenerek yarattığı söylenir. Fare Mortimer’in adını daha sonraları eşinin isteğiyle Mickey olarak değiştirdi. Mickey Mouse ile başlayan serüven, kardeşiyle kurdukları prodüksiyon şirketi ile büyüdü. Mickey’in ardından, kız arkadaşı Mini Mouse ortaya çıktı; ardından Pl, Neşeli Tavşan Oswald ve diğer ünlü Walt Disney karakterleri doğdu.

 

Walt Disney Animasyon Yapmaya Nasıl Başladı?

1923’te Hollywood’a gelmesi ve garajdan bozma bir stüdyo açmasıyla animasyona yönelme kararı alan Walt Disney’in ilk hayata geçirmeyi planladığı çizgi film ise “Alice Harikalar Diyarı” idi. 1930’lu senelerde Disney, birçok başarılı çizgi filme imza attı. Başarılı geçen birkaç yılın ardından, ilk uzun metrajlı filmi ‘’Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’’i duyuran Walt Disney  animasyon dünyasının sınırlarını zorlamaya devam etti. Herkes bunun iyi bir fikir olmadığına ve başarılı olamayacağına inanıyordu. Yakınları da bu konu hakkında kendisini defalarca ikna etmeye çalışsa da Walt kimseye aldırmadan banka kredisi alıp bu filmi hayata geçirmeye uğraştı. Kendi ekibi dahi herkes filmin Disney Stüdyolarını bitireceğine inanıyordu. Ancak Walt Disney pes etmedi ve film 1937 yılının en iyi animasyon filmi oldu. Sayısız ödüle layık görüldü ve Disney’e harcadığı her kuruşu katı katına kazandırdı.

Disney Park

Birgün Walt Disney’in aklına bir tema park yaratma fikri geldi. Kurmayı düşündüğü park dünya üzerinde eşi benzeri olmayan, her yaştan insanı cezbedebilecek fantastik unsurlar barından adeta sihir dolu bir yer olmalıydı. Hayalperestliği ile bilinen Walt Disney 1954 yılında Disneyland adını verdiği fantastik dünyanın kapılarını açtı. Yıllar sonra ikinci bir tema park kurma hayalleri kurarken bir yandan da sağlığını yitiriyordu. 15 Aralık 1966’da gırtlak kanserinden dolayı hayatını kaybetti ve hayalini kurduğu ikinci tema parkını açamadı. Fakat ölümünden birkaç yıl sonra yapım şirketini de beraber kurdukları kardeşi Roy, 1971’de Walt Disney World’u açtı.

Ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen Walt Disney dünyanın her yerinde adı anılan, yapımları tekrar tekrar izlenen, hikayeleri anlatılmaya devam eden, kültürel mirası nesilden nesile aktarılmaya devam etmekte ve  22 Oscarlık rekoru hala kırılamamış, önemli bir girişimcidir.

      “Hayalleriniz ancak onları takip etmeye gerçekten cesaretiniz olduğunda gerçekleşir.”

       Walt Disney

Buse Kahraman