WhatsApp Image 2020-04-22 at 17.59.28

QUARANTİNE TALKS BY SHİFTUP’20: FARUK ECZACIBAŞI

QUARANTİNE TALKS BY SHİFTUP’20: FARUK ECZACIBAŞI

Eczacıbaşı Holding’in önemli isimlerinden Türkiye Bilişim Vakfı başkanı Faruk Eczacıbaşı’yla Corona günlerinde instagram üzerinden bir sohbet yapıldı. ShiftUp ekibinin oluşturduğu çeşitli sorular, ShiftUp koordinatörü Belemir Temur tarafından Faruk Eczacıbaşı’na sorularak keyifli bir sohbet gerçekleştirildi. Sorular ve cevaplarına geçmeden önce Faruk Eczacıbaşı’nın özgeçmişine değinilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

FARUK ECZACIBAŞI KİMDİR?

Berlin Teknik Üniversitesinde yükseköğrenimini tamamlayan Faruk Eczacıbaşı, 1980 yılında Eczacıbaşı Topluluğuna katıldı ve uzun yıllar topluluğun “e-dönüşüm” sürecini yönetti. Halen başkanlığını yürütmekte olduğu, Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşmesi vizyonuyla 1995 yılında kurulan Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) aracılığıyla Faruk Eczacıbaşı, çeşitli araştırma raporlarının hazırlanması ve bu konudaki politikaların şekillendirilmesi için çalışmaktadır. 1996 yılında Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı’nı üstlenen Faruk Eczacıbaşı, halen bu görevi sürdürmektedir. Ayrıca, 1999 yılından bu yana Eczacıbaşı Spor Kulübü Başkanlığı görevini yürütmektedir.2018 yılında yayınlanan “Daha Yeni Başlıyor” isimli kitabıyla teknolojik gelişmelerin getirdiklerini ve götürdüklerini incelemekte, gelecekte dünyayı iyisi ve kötüsüyle nelerin beklediğini tartışmaktadır.
(Kaynak: https://www.eczacibasi.com.tr/tr/Yoneticiler/FarukEczacibasi4)

SORULAR-CEVAPLAR:

1-) Bu süreçte şirketi nasıl idare ediyorsunuz, bu salgına hazır mıydınız?

3 ay önce hiçbir şey bilmiyorduk. Geldiğinde ise bize teğet geçer diye düşünüyorduk. Eczacıbaşı olarak yaygın bir üretim tesisimiz var. Üretim tesislerimizde çalışanlarda salgına çok az kişide rastlanmış olunup, 16 kişiden oluşan bu hastalardan 5’i hastanede, geri kalanı ise bu süreci hafif bir şekilde evde kalarak geçiriyor. Organizasyonel olarak hazırlıklı davrandık. Beyaz yakalılar çalışmalarını evden yönetiyor. Çalışma şeklinde çok bir aksama yok gibi duruyor. Nadiren çalışanlar işe gidiyor. Ben ise senyör insanlardan (65 yaş üstü) olduğum için tamamen evden çalışıyorum.

2-) Corona virüsünün insanlar arasında ve sosyal medya da konuşulduğu gibi küresel bir planın parçası olduğunu düşünüyor musunuz? Sizce virüs bilerek mi ortaya çıkartıldı?

Bu sorunun kendisine yöneltilmesine çok sevindiğini söyleyen Faruk Eczacıbaşı, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: Ben komplo teorilerini çok yanlış ve tehlikeli buluyorum. İddiaların hiçbirinin kanıtı yok, herkes yaptı denilebilir. Neden bir yerde çıksın da bütün dünyayı etkisi altına alsın. Çok kızdığım bir iddia çünkü dönüp dolaşıp iddiayı çıkaranları da hastalık buluyor. Ulusal sağlık komiteleri bunları çözmekle uğraşırken, bu gibi iddialar negatif enerji saçmaktan öteye geçmiyor, bunlarla uğraşmak yerine ne yapıp edilip bu soruna bir çözüm bulmaya odaklanılmalıdır. Bu iddiaların ayrımcı, ayrıştırıcı, içi boş olmaktan öte bir faydası olmadığını düşünüyorum.

3-) Kitabınızda ‘’ Ara bir dönemde yaşıyoruz: Bugünkü kıdemli kuşakların hayatını şekillendiren eski modeller geçerliliklerini kaybediyor ama yeni modeller de yeni yerlerini henüz almadı.’’ demişsiniz. Sizce Corona’nın bu ara dönemi denk gelmesi nasıl yeni bir döneme sebep olabilir?

Bir paradigma kayması var. Sokağa çıkamayan kuşak endüstri döneminde eğitimini aldı. Post-endüstrinden önceki benim de dahil olduğum kuşak şu an sokağa çıkamıyor. Dünya yaş ortalamasına baktığımız zaman gördüğümüz sonuç :’’ 30 yaş’ ’tır. İnternetin de başlama dönemi yaklaşık 30 yıl öncesine denk gelmektedir. Dünya liderlerinin yaş ortalamasına baktığımız zaman ise ‘’64 yaş’’ ile karşılaşmaktayız. Şimdi ise sizin kuşağınızın networkü, anlayışı, yaşam tarzı, eğitimi bizim kuşağımıza göre çok farklı ama sizi yöneten, size eğitim veren kuşak bizim kuşağımız. Bizim kuşağımızın size yeterince tatmin edici bir yönetim, eğitim sunmadığını düşünüyorum. Demokrasinin iyi bir yönetim sistemi olduğu ama değişen dünyada demokrasinin de yenilenmesi gereken unsurları olduğunu düşünüyorum. Salgın alışkanlarımızı tepeden tırnağa bozdu. Eski alışkanlıklarımıza dönerken dikkatli olmalıyız. Sistemin içine gençlerde girmeli ve mücadele eski kuşak ile genç kuşak arasında olmalı. Çalışma ve sosyal hayata yönelik farklı talepler var. Kendi taleplerimizi içine sokmalıyız. Değişim sürecimizi korona çok hızlandırdı. Aynı masada oturup çalışmamız şart değilmiş bunu anladık.

4-) Gündemdeki küresel korona virüs salgını öncesi ve sonrası dönemler arasında, teknolojik alanda en belirgin farkın ne olacağını tahmin ediyorsunuz?

Birtakım kurumsallaşmaları coğrafya ile ilintili olarak değerlendirmeliyiz. Ben aynı rahatlıkla dünyanın öbür ucundaki biriyle çalışabilirim. Organizasyonlar hiyerarşik yapılardadır. Bence farklı bir organizasyon yapısı ve network yapısı gelecek.

5-) 9-10 Nisan’da İstanbul’da düzenlenecek olan İstanbul Blockchain Week 2020 sanırım süreçten dolayı iptal oldu veya ertelendi. Türkiye’de Blockchain ne kadar yaygın bir kullanıma sahip veya ne kadar biliniyor? Şu anki yaygınlığı ve bilinirliği göz önüne alınırsa gelecekte Blockchain’ in yeri ne olacaktır?

Blockchain çok yeni bir kavram. Kripto paralar bu sistem içinde var olan bir şey sadece. Bitcoin de bunlardan biri. Öyle bir yapı ki senin yaptığın tüm işlemlerin sorumluluğu paranın kendisinin içinde. Verdiğin sözü tutmadan paranı alamazsın. Kripto paralar bunun üzerine kurulu. Blockchain yalnız paralarla alakalı değil, sözleşmelerin yerine de geçiyor. Bu bizim hukuk sistemlerimizi gereksiz hale getiriyor. O yüzden uygulaması zor ama birçok şeyi değiştirecek.

-Blockchain bu süreci nasıl etkileyecek?

Bir takım uygulamalar çıktı ama ne kadar etkilidir söylemek için daha erken olduğunu düşünüyorum. Blockchain’ in farklı alanlara girebileceğini söyleyebilirim.

6-) Oldukça başarılı ve köklü bir aileden geliyorsunuz. Başarı için her şey mubah mıdır? Gençlere bu konuda tavsiyeniz nedir?

Her yol mubah katiyen değildir. Herkesin özgürlüğü yanındaki insanın özgürlüğüyle sınırlıdır. Çok fazla fırsat olması bu durumu tehlikeli kılıyor. Bizim dönemimizden sonraki yani Endüstri sonrası dönemi bir kırılma dönemi olarak görüyorum. Ortaya yeni uygulamalar çıktı. Bu kırılımlardan en önemlisi de ana akım medyaya rakip olan sosyal medya. Sosyal medyanın getirmiş olduğu hiyerarşik medya kırılımı. Alıştığımız görüşlerin yeniden tanımlandığını gösteriyor. Bir kişi konuşur, yüz kişi dinlerdi. Şu an da herkes konuşuyor, herkes sorumsuzca konuşmaya devam ediyor. Başarı için insanların çalışma hayatında, girişimcilik hayatında sahip olması gereken sorumlulukları vardır. Bunlar diğer insanların özgürlüklerini engellememelidir. Etik olduğu sürece mubahtır.

7-) Eczacıbaşı topluluğu olarak Türkçenin doğru kullanımı adına kendi holdinginizde plaza Türkçesi kullananlara 5 TL ceza kesiyorsunuz bildiğimiz kadarıyla. Bu süreç nasıl yürüdü?

Biz bu süreçte çok eğlendik ve zevk aldık. 3-4 sene öncesinde uyguluyorduk bunu, şu an biraz yavaşladı. Bir takım kullanılan İngilizce sözcüklerin gereksiz yere kullanılmasına engel olmak için bunu yaptık. Bunların Türkçesini bulmamız gerektiğini düşünüyorum ancak bazıları ister istemez dilimize giriyor.

8 -) Bir konuşmanızda planlama döneminde yetiştiğinizi ve o zamanlar 5 senelik planlar yaparken 90’lı yılların ortalarından itibaren 3 senelik planlar yaptığınızı söylemiştiniz. Şu anda Dünya çapında görülen salgın 3 yıllık planlarınız da ne gibi değişmelere yol açtı?

Planlamanın tam aksi yönünde esneklik var. “Ne kadar esnek olmayı becerebileceksin?” sorusu şu an daha ön planda. Virüs olmasa bile 3 yıl önceki planlar tutmayacaktı. Değişimler artmıştı ve şartlar hızla değişiyordu. Esneklik süreci, koşula uyum halini ortaya çıkarıyor. Değişimler virüs olmasa da olurdu bu, virüs tepesine tüy dikti. 3 seneki ya da 1 sene önceki planlarımıza göre şu anda da zorlanıyoruz. Uzun dönemli planları değerlendirirken dikkatli olmalıyız. Yani 3 yıl bile çok uzun dönem, koşulların artık nereden değişeceğini bilmiyoruz.

9-) Nasıl yönetici olmalıyız? Tavsiyeleriniz nelerdir?

Ben kimseye yöneticilik dersi verebileceğimi düşünmüyorum ama dinlemeyi iyi bilin, öğrenmeyi iyi bilin. Hala benim için öğrenmek çok önemli bir şey. Yeni şeyler öğrenmek çok önemli bunu kaybetmemek gerekiyor.
Herkes birbirimizden farklı olduğumuzu bilmeli. Yönetici, vizyonu çok iyi tarif edebilmeli ve neyi yapması gerektiğini çok iyi tanımlamalı ama nasıl yapıldığını çalışma arkadaşlarına bırakmalıdır.
Birlikte çalışacağım insanlarda görmek istediğim öğrenme yetisi ve edindiği network benim için önemli bir yere sahip. Bir insanın beynindeki bilgi sadece bana yetmez. O bilgiyi nereden aldığı, networkü benim için çok önemli. Dışarıya açıklık önemli bir etken.

10-) Alman lisesinden mezun olduktan sonra Berlin’e gitmişsiniz. Daha sonra ABD’de çalışma deneyimi kazanmışsınız. Farklı kültürlerin içinde yaşamak size ne kattı? ABD’de bir süre American Hospital Supply Co.’da çalışmış, ardından Eczacıbaşı Topluluğunda etkin görevler almak üzere Türkiye’ye dönmüşsünüz. Çalışma hayatı üzerine tecrübe kazandığınız bu iki ülkenin proje yönetim sürecindeki farklılıklardan bahsedebilir misiniz?

Farklı kültürlere baktığımız zaman temel duyguların aslında aynı olduğunu görüyoruz. Kendi alanlarımıza çok yöneldiğimiz zaman farlı kültürlerden kendimizi ayrıştırıyoruz, ama farklılıklarımız en fazla %15 düzeylerinde. “Her kültür içerisinde çocuklarım yaşayabilmeli.” Ben kendi çocuklarımı yetiştirirken buna çok dikkat ettim. Her kültürün insanı öğrenilmeli.
Artık çoğumuzun İngilizce bildiğini düşünüyorum zaten bu bir şart oldu. İngilizcenin yanında bir dil daha şart bizim için ama bu Almanca, İtalyanca veya Fransızca olmak zorunda değil. Daha farklı kültürlerin dilleri öğrenilebilir. Mesela Arapça, Çince, Rusça olabilir. Bunlar farklı kültürler, bunları bilmek daha faydalı ve bize yetkinlik konusunda katkı sağlıyor.

11-) Girişimcilik Endonezya, Hindistan gibi ülkelerde neden daha yaygın ve gelişmiştir?

Girişimcilik aslında bütün dünyaya yayıldı. ABD öncülüğünde gidiyordu ve uzun süre de lider onlardı ama başka ülkelerde girişimciliği aynı şekilde öğrenmeye başladı. Her yerde başarılı girişimciler var. Bant genişliği ve ilişkiler arttıkça girişimcilik her ülkeye yayılıyor. Hindistan’da bunlardan biri ve 90’lı yıllardan beri çok fazla başarılı girişimci yetiştirdi.

12-) Yapay zeka hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu konudaki gelecek öngörünüz nedir?

Yapay zekayı biz çok genel bir alan içerisinde değerlendiriyoruz ama aslında herkes kendi alanı içinde bakmalı. Sonuçta yapay zekacı olmak diye bir şey yok. Yapay zeka benim için verinin doğru değerlendirilmesidir. Marketingde kullanılan yapay zeka ve laboratuvar kullanılan yapay zeka arasında farklar var. Marketing için yapay zeka nasıl bir şey buna bakmalıyız. Yapay zeka herkesin kendi uzmanlık alanında değerlendirilmelidir. Veri değerlendirmenin de önemli meslek olduğunu düşünüyorum. Daha genç bir yaşta olsaydım veri mühendisliği okumak isterdim. Bu geleceğin meslek kolu, yapay zekanın önünü açıyor.

13-) Eczacıbaşı, Türkiye’de voleybol denilince akla gelen tek kulüptü ve nerdeyse bütün kupalara ambargo koymuştu. Türkiye’de bu sektörün büyümesi de Eczacıbaşı sayesinde oldu. Peki, bu sektörün büyümesi Eczacıbaşı’nın rekabet etmesini de zorlaştırdı mı? Çünkü neredeyse her yıl şampiyonluk ipini göğüsleyen Eczacıbaşı’ydı ama son 11 sezonda 5 kez Fenerbahçe, 5 kez de Vakıfbank lig şampiyonu oldu.

2018 yılı Eczacıbaşı Spor Kulübü’nün 50.yıl dönümüydü. O tarihe kadar erkek ve kadın basketbol, erkek ve kadın voleybol ve masa tenisi takımlarıyla yola çıktık. 70’li yıllara kadar neredeyse tek şampiyonduk. Ne kadar çok paran var ise o kadar iyi takım kuruyorsun ama biz bunu Türk oyuncularla yapmaya çalıştık. 90’lı yıllara kadar iddiamızı sürdürdük ancak buna bütçemiz yetmedi. O zamandan beri kadın voleybol takımıyla devam ediyoruz. Bizim için aslında toplumsal sorumluluk projesiydi. Uzun süre şampiyonduk ama Türkiye’de bazı takımlar var ki dünya çapında yarışıyorlar. Şu an Türk takımları oldukça üst bir düzeyde ve bizce bu büyük bir başarı. Toplumsal sorumluluk olarak yapıyorsan arka taraflarını da görebilmeliyiz. Biz şu an da Türkiye’de 3000 genç kız yetiştiriyoruz, bunların hepsi sporcu olmayacak ama savaşabilen ve kendine güvenen genç kadınlar olacak.

14-) 70’ler Rock, Blues ve Caz müzik meraklısı olduğunuz biliniyor. Sizi Audiophile olarak da tanımlayabiliriz. Dünyanın Cazı programında da yer aldınız. Favori sanatçınız ve favori gruplarınızı sorsak ilk aklınıza gelen isimler neler olur?

Klasik müzikte Beethoven, rock müzikte Pink Floyd üzerine tanımam. Özellikle Beethoven’ı herkesin dinlemesini isterim.

15-) İnternet denetimlerine karşı AB ölçütlerinin benimsenmesi yönünde çalışmalarınız olmuş, şu an Türkiye’de internet denetimleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Herkes kendi denetimini yapabilmeli ve tamamen aynı olmasa bile temel prensipler aynı olmalı. Zaman zaman bazı şeyleri çok ciddiye alsakta aslında Türkiye’de bu benimseniyor. Wikipedia ve Youtube uzun bir süre yasaktı ama bu yasağı doğru bulmuyorum. Özellikle Wikipedia’nın tekrarda açılması uzun zaman aldı. Bu şekilde yasak etmek çok yanlış, buradaki yanlış bilgileri düzeltmek senin elinde, sen kendi insanına yasaklayınca dışarıya cevap veremiyorsun.

16-) Türkiye’de e-dönüşüm alanında yapılan birçok faaliyete başarılı bir şekilde öncülük ettiniz, bu konuda önünüze çıkan bir engel oldu mu? Olduysa örnek verebilir misiniz?

Youtube ve Wikipedia yasağı senelerce kaldırılmadı. Bu bir ikilem. %100 özgürlükçü yaklaşımın karşısında %100 kurallara bağlı yasakçı bir tutum var. Faşizme ve ırkçılığa yönelik taviz verilmeyen bir yapı olmalı. Bireysel hak ve özgürlükleri kısıtlayan yapılara da taviz verilmemeli. Denge unsuru olmalı.

Sohbetimizi Faruk Eczacıbaşı’nın karantina günlerinde okuduğu kitap içeriklerini öğrenerek sonlandırdık. Ekonomistlerin politikadaki yerleri, ekonomi ve sosyal kurumlaşma gibi konular hakkında kitaplar okuduğunu belirten Faruk Eczacıbaşı’na bizi deneyimleri ile buluşturduğu, düşüncelerini aktardığı ve evde olduğumuz bu süreçte vaktimizi bizim için verimli hale getirdiği, sıcak ve samimi sohbet için çok teşekkür ederiz.

Erva ÖZCAN
İÜ GK ShiftUp Ekip Üyesi

Yorum Ekle

Your email address will not be published. Required fields are marked *