startup-hukuku

StartUp Hukuku

StartUp Hukuku

İlk kez 18. yüzyılda Richard Cantillon tarafından kullanılan girişimcilik kavramı; Türk Dil Kurumu’na göre emek, sermaye ve doğayı bir araya getirip bunları üretim sürecinin faktörü olarak tasarlamak, örgütlemek ve tüm bunların risklerini üstlenmek anlamına gelmektedir. Girişimcilik doğası gereği birçok risk barındırır, bu yüzden girişimci yapacağı işte kendini ve girişim fikrini elinden geldiğince yasal yollarla sağlama almalıdır. İşte tam da bu noktada “ StartUp Hukuku” veya diğer adıyla “Girişimcilik Hukuku” hayati bir önem kazanıyor.

Girişimcilik Hukuku Nedir?

Sahip olduğumuz girişim fikrinin ticari kazanç elde etme ya da şirket olma yolundaki adımlarını, bu girişimin özelliklerini ve sorunlarını işleyen, bunların kurallarını ve sınırlarını belirleyen hukuk dalına girişimcilik hukuku denir. Temelinde fikri ve sınai haklar geniş ölçüde yer alırken, inovasyonu öne çıkaran faaliyetler de temel noktalarından biridir. İnovasyon kavramını temel alan bu yeni hukuk dalı, girişim hukuku olarak da bilinen Start-Up hukukudur.  Henüz ülkemizde kendine ait bir kanunu olmasa da birçok hukuk dalının birleşmesi ile ortaya çıkmıştır. Bu dallar şunlardır:

  • Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku,
  • Sözleşmeler Hukuku,
  • Rekabet Hukuku,
  • Reklam Hukuku,
  • Tüketici Hukuku.

Daha genel ele alacak olursak Start-Up hukuku başta ticaret kanunu olmak üzere borçlar kanunu, sınai mülkiyet kanunu gibi kanunlar ile bağlantılıdır. Ülkemizde girişim için hukuk hala gelişme sürecinde olsa da özellikle şirketler hukukunun ve sınai mülkiyet hukukunun içerisinde yer aldığı yukarıdaki gibi bir paket hukuk servisi oluşturulmuştur.

StartUp Hukukunda Aşamalar

Her hukuki süreçte olduğu gibi girişim hukukunda da belli bir prosedür ve uygulama süresi vardır. Start-Up projesinin kendi içindeki işleyiş ile uyumlu olarak aşama aşama ilerlenir. Burada temel amaç girişim fikrini pazara açmadan önce resmi çalışmalar yapmak, bu girişim fikrini yasal olarak güvenceye almak ve girişim pazara tanıtıldıktan sonra projeyi koruma altına almaktır. Tüm bunlar girişim fikrini korumaya yönelik başlatılan hukuki bir süreçtir. Bu sayede fikri mülkiyetin çalınması, kopyalanması gibi sıkıntılar önlenmiş olur.

İlk aşama fikri koruma altına almaktır. Telif hakları belirlenir ve fikir, marka, model tescili yapılır. Bu sayede proje sağlam bir temele oturtulmuş olur. İkinci aşamada ise sözleşme yapılır. Ortaklar ve projede payı olanlar için sözleşme düzenlenir. Gizlilik sözleşmesi, pay anlaşmaları, ön protokol ve pay sahipleri sözleşmeleri koruma altına alınır. Girişimcilik hukuku, proje haklarını korumak ve projedeki pay sahiplerinin hukuki sıkıntı yaşamamaları için bu aşamada çok etkin bir rol oynar. Üçüncü aşamada ise artık Start-Up kendini geliştirmiş ve şirketleşme yolunda önemli aşama kaydetmiş olabilir. Eğer bir Start-Up şirketleşme aşamasına geldiyse herhangi bir karşıt durum çıkmaması, şirket protokolünün tam olarak oluşturulması için Start-Up hukukunun devreye girmesi gerekir. Bu hukuki süreçte genel kurul, yönetim kurulu, toplantı ve karar mekanizması ile şirketin yükümlülükleri de oluşturulmalıdır.

Tabii ki girişimcilik hukuku bu üç aşamayla sınırlı değildir. Proje ilerleyip iş büyüdükçe birçok farklı alanda soru işaretleri oluşabilir. İlk aşama için örnek vermek gerekirse; bizim olmayan eserleri nasıl kullanabiliriz? Ortak patent nasıl alınır? MIT lisansı ve bunun önemi nedir? Karşımıza bunun gibi birçok detay çıkacaktır. Aynı zamanda yeni çıkan ticaret kanunlarını ve vergi düzenlemelerini de yakından takip etmek gerekir. Ülkemizde 1 Mart 2020 tarihinde yürürlüğe giren “Dijital Hizmet Vergisi” bu duruma iyi bir örnektir. Özetlemek gerekirse girişiminiz devam ettiği sürece hukuki süreç de devam edecektir. İkisinin de birbiri ile uyumlu hareket etmesi gerekir.

Bu konular ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek isterseniz bu linki inceleyebilirsiniz: https://startuphukuku.com/

İlayda Güneş

Tags: No tags

Comments are closed.